Çocuğumun kişiliği doğuştan mı?
“Doğuştan” kelimesi pek çok yerde yanlış kullanılıyor. Bize doğuştan aktarılan psikolojik ve -fizyolojik durumlar, anne-babalarımızdan aldığımız genler yoluyla geçer. Ancak çocuğumuzun kişiliğine şekil veren şey, genler değildir. Çocuğumuzun dışa dönük, yalnız takılmayı seven, heyecanlı, kaprisli, anlayışlı, empati sahibi, öfkeli, saldırgan, seceven, arkadaş canlısı gibi kişilik özelliklerine sahip olup olmayacağını belirleyen şey, anne-babaların belirli dönemlerde takındıkları tavırlar, izledikleri ebeveynlik modelleridir.
Örneğin büyük psikolog Sigmund Freud’un kuramına göre, tuvalet eğitimi dönemindeki çocuklara ebeveynler, eğer tuvaletlerini yapmaları için çok ısrarcı davranır ve sürekli bir pervane gibi çocuğun etrafında dolaşırlar ise, çocuk bu ilginin kakası ile ilgili olduğunu fark edecektir. Ebeveyni tarafından ilgiye muhtaç olan çocuk bu ilgiyi elinde tutmak için de kakasını yapmayacaktır. Bu durum eğer sürekli devamlılık gösterirse, çocuk ilgi için kaka cimriliğine sürekli başvuracaktır. Bu dönemde kakasını vermeyen çocuk, ileride cimri bir birey halini alır. Para vermez, imza vermez, eşyasını paylaşmaz.
Bu ve bunun gibi pek çok ebeveynlik yöntemi ve modelinden sonra çocuğun yetişkinlikte nasıl bir birey olacağı şekillenecektir. Peki her ebeveynin aklında bir soru…
“Çocuğumun, yetişkinlik zamanında bir kişilik bozukluğuna sahib olmaması için neler yapabilirim?” Bu sorunun cevabını size psikolog veya psikolojik danışmanınız yapacağı testler ve izleyeceği terapi yöntemleri ile rahatlıkla verecektir. Unutmayın ki çocuk ebeveynlerinin aynasıdır.
Kendinizi sevin dostlar.